Zeynep Yenen şiirleri ve  Kıbrıslı Cemile | Meliha Yıldırım

Ocak 23, 2023

Zeynep Yenen şiirleri ve  Kıbrıslı Cemile | Meliha Yıldırım

Zeynep Yenen’in, Kıbrıs Adası’nın dünü ve bugününü anlattığı Kıbrıslı Cemile adlı kitabı, Temmuz 2022’de Berikan Yayınevi’nden okurla buluşmuştur. Kitapta yer alan şiirlerin neredeyse biricik kaynağını Şairin gezip gördüğü, aynı zamanda yaşadığı Kıbrıs peyzajları ve tarihi oluşturur. Kıbrıs coğrafyası, insanı ve kültürü kitabın ana konusunu oluşturur.

Zeynep Yenen, şairliğinin yanı sıra öykücü, deneme ve köşe yazarıdır. 2015 yılında Bence Kitap’tan çıkan ilk öykü kitabı “Adam Vitrinin Önünde Duruyordu,” ile başlayan çalışması2016’da Harf Eğitim Yayıncılık’tan “Kadın Vitrinin Önünden Duruyordu,” 2017’de aynı yayınevinden “Çocuk Vitrinin Önünde Duruyordu,” ile üçleme öykü kitaplarını tamamlamıştır. Daha sonra şiir üçlemeleri yayımlanan şairin bu eserlerinin adları da yine birbirini takip eder niteliktedir. 2018’de Kurgan Edebiyat’tan Unuttum Ben O Şiiri, 2019’da Berikan Yayınları’ndan Unuttu O Şiir Bizi, 2021’de Berikan Yayınları’ndan Unuttun Sen O Şiiri, adlı şiir kitaplarıdır. 2020’de Kurgan Edebiyat’tan çıkan şiir kitabı Yorgun Hipokrat ve 2020’de yine Kurgan Edebiyat’tan Kitap Odası-I adlı inceleme kitabı bulunmaktadır Zeynep Yenen’in.  

Şiir, derin duyumsamaların, algıların, güçlü gözlemlerin, şairin kendine özgü bir üslup yaratısının ürünüdür. Dedesinin doğduğu memlekete yerleşen Yenen de, Kıbrıs halkının yaşadığı bir dönemin panoramasını edebi bir dille yansıtır şiirlerinde. “Ağıt” şiiri bu zorunlu göçlerden biridir. Şair, sessiz sedasız içte kalan geçmeyen bir yara gibi hissettirir yaşanılan sarsıntıları:

Kalpte derin bir sızı/ yorgun gözler uykusuz,/ Feslikan kokusuyla/ geçen o gecelerde./ Düşerdeki o tatlı sevgili/ nerede kaldı yine?

Gözleme dayalı bir ilhamı vardır Yenen’in. Adım adım gezdiği Kıbrıs’ta bazen Mesarya Ovası, Kaplumbağa Plajı, ya da Larnaka Limanı’nda bırakılan anılar onun şiirinin konusu oluverir de yeniden canlanır. Ankara Çankaya Köşkü’ne 1951 yılında dikilen Atatürk Anıt Heykelinin açılışını yine bu kentin içine daldığımız şiirlerle öğreniriz. Ada’dan gidişler ve gelişler vardır sürekli. “İnci Kolyeli Sevgili”de şair bizi bin dokuz yüz altmış altı yılına götürür. Bir veda vardır, daha başlangıçta. Yıllar geçecektir hasretle, fakat İnci kolyeli sevgilinin dönüşü yine yeşil Ada’ya olacaktır.   

Antik medeniyetler beşiğidir ya Kıbrıs aynı zamanda. Şair de Yunan Mitolojisi’nin lirik şiir geleneği ile modern dünyayı kucaklamaya çalışan bir ton kullanır mitolojiyi anlatan efsanelerinde. “Ağlayan Kaya” da Niobe, Tanrıça Leto’ya kafa tutar. Kendisinin daha fazla çocuğu olduğu içindir bu tanrıçaya diklenmesi. Bilmez uğrayacağı gazabın büyüklüğünü:

Kızlarını, Artemis/ oğullarını Apollon pusuya düşürerek/ çocuksuz bıraktılar bir gecede Niobe’yi./ Niobe’nin iki göğsünün arasında/ şimdi pişmanlık ateşi…

Zeynep Yenen, şiirlerinde hüznün yanı sıra renkli bir dil kullanır. Şairin konuşma diliyle örtüşen üslubu, hüzün veren imgeleri iyimserlikle buluşturur yazdığı mısralarla. Pandemide bir bayram günündeki Kıbrıs gezintisi ve maske imgesi de böyledir. “Zümrütköy,” şiirinde koşullar ne kadar ağır olsa da bayram kutlaması maskenin maskelediği yüzlerle kutlanır.    

Ayrıntılara inildiğinde geniş bir yelpazeye dağılan Zeynep Yenen şiirinin beslenme kaynakları üç gruba bağlanabilir. Savaş felaketi, -zorunlu göçün izleri- mitolojik anlatılar ve günümüz -pandemi-. Kıbrıs Harekâtı öncesi ve sırasında yaşanılanların hüzünlü hikâyesi.

Zeynep Yenen’in şiirlerinde görülen mitolojik öğelerdeki şiir dili ile yaşayan dil birbirine oldukça yakındır. Bunun nedeni ise bu toplumlara özgü duyuşlardan beslenen bir eğilim olmasındandır. Kıbrıs’ın, onlarca uygarlığa ev sahipliği yapması mitoloji de beraberinde getirmiştir. Zeynep Yenen şiirlerinde bunu adeta vurgulamıştır.

Yaşamda olan her şeyi şiirine yansıtmaya adeta yer arar Şair. Onun yüreğinde ağacın bir yaprağını oynatan her şey şiirin de konusudur. Zeynep Yenen, Kıbrıslı Cemile’deki  bütün şiirlerini bu güzel Ada’ya zamanın birinde yolu düşmüş insanların ayak izlerini takip ederek anlatır.

Zeynep Yenen’in şiiri elle tutulur. Gülen ağlayan, giden gelen canlılardır onlar. Adım adım dolaştırır, mekânları okuyucusuna. Yaşanılan izleri takip eder, o dizeleri okuyan. Küçük detayların hatırlandığı yerde açılır karanlık koridorlar, aydınlanır bir sesle, bir bakışla.   

Zor yaşamlardır, Kuzey Kıbrıs’ın geride bıraktığı zamanlar. O bitmeyen çilenin insana yansımalarını okuruz dizelere gizlenen sözcüklerde.

“Oyuncak Bebek ve Kız Çocuğu” şiiri ne güzel anlatır, gidilirken ardında bırakılanı. Bebeği kalan çocuk da payına düşen üzüntüyü yaşar. Yetişkin olmaya gerek kalmadan: Evlerimizden uzağa gittik,/ hiç beklenmedik bir anda./ “Bir saatin içinde ayrılın”/ diye haber geldi köy halkına./ Pilli  bebeğim kaldı oraşta[1],/ ağladım. diye devam ederken örtük yapının altında asıl derdinin ne olduğunu bulmak için yer ararız. Oyuncak bebek ve kız çocuğu şiirinde bu iz “oraş”tır. Başka bir şehirde, yabancı bir evde, bıraktığı pilli bebek yerine taş bebek bekliyordur onu. Küçük kız, bebeği kalan kız için ağlar bu sefer de. Göçte her birey için ayrılık başka bir acı demektir.

Kıbrıs Adası,  Zeynep Yenen’in şiirle duvarlarını ördüğü kocaman bir yuvadır adeta. Onun her bir köşesi canlanıp suret olmuş, ailesinin bir ferdidir. Şiirlerin temelinde insanın kendi özü yatar. “Kalbin Sınır Sızı” adlı şiirde Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs’a, Lefkoşa’dan Lefkoşa’ya bir göç vardır: Doğdukları taraftan,/ bir o tarafa bir bu tarafa,/ gidip geldi cemileler,/ rüzgarları önlerine katıp./ … Sınırın bir yanından, diğer yanına,/ kalbinin bir yarısından,/ diğer yarısına ya da./ Ama yok kalbin sınırı. Burada cemile imgesi, zorunlu göçe mecbur bırakılan insan suretidir.

Şair ve yazar Zeynep Yenen, değişik şiir tekniklerini şiirlerinde sıkça uygular. “Zindanda Şair” adlı şiiri tanka nazım şeklinde yazılmış. Klasik Japon şiirinin günümüze kadar gelmiş bir türü. Beş dizeden oluşur ve 5-7-5-7-7 hece ölçüsündedir. Şiirin bütün dizeleri oldukça güzel bir ses ahengi içinde kendini okutturur. Belli bir ölçü ile yazılmasının bunda payı olabilir. En çok beğendiğim dizesinden bir örnek:

… Cümbez ağacı,/ yedi yüz yedi yaşı,/ altında adam,/ yakında ezan ve çan,/ güneşin ışıkları/ …

Anlatmak istediği duyguları şiir düzleminde aktarma gayesi içindedir Şair. Ders vermeye, kıssadan hisse çıkarmaya da çalışmaz. Anlatmadıklarını biz okurlara tamamlatır Zeynep Yenen.

 Kıbrıslı Cemile’de Kıbrıs halkının hüznü işlenirken Şairin dilinin yalınlığı, imgelerin çarpıcı sadeliği bu yaşanılan gamın duyumsanmasına katkı sağlamıştır. Kitapta yer alan şiirler için, Anadolu aydını bir edebiyatçının, memleketi Kıbrıs coğrafyası ve insanı ile yaşadıklarının lirik bir duyumsamasıdır, denilebilir. Aynı zamanda gündelik hayatın ve onun getirdiklerini sadelikle şiirleştirmiş olması sonucu da güzel bir metinden oluşan yapıta dönüşmüştür Kıbrıslı Cemile’yi.


[1] Oraş: Macarca’dan geliyor “kent, şehir” anlamında. Kıbrıs dilinde de aynı anlamda kullanılıyor.

edebiyathaber.net (23 Ocak 2023)

Yorum yapın