Zülfü Livaneli, üç yıl aradan sonra yazdığı yeni romanı Balıkçı ve Oğlu ile D&R takipçileriyle buluşuyor. Moderatörlüğünü Nebil Özgentürk’ün gerçekleştireceği etkinlik, 7 Temmuz Çarşamba 19.00’da başlayacak.
Edebiyatın güçlü sesi Zülfü Livaneli, okurunu Ege kıyılarında yaşamlarını sürdüren balıkçı bir ailenin hikayesine dahil ettiği Balıkçı ve Oğlu ile @dr_dunyasi Instagram hesabına konuk oluyor. Livaneli, bugüne ayna tuttuğu kitabıyla ilgi merak edilenleri yazar, gazeteci ve belgesel yönetmeni Nebil Özgentürk ile konuşuyor.
Romancıların zihinlerinde bazen bir imgeyle, bazen bir hikâyeyle bazen de bir sözle ama mutlaka hayattan duyduğu bir şeyle, aldığı izlenimlerle kitap yazmaya başladığını söyleyen Livaneli, Balıkçı ve Oğlu’yla bunu bir kez daha gösteriyor. Kitabı nasıl yazmaya başladığını “Denizde bir yoksul balıkçının bir göçmen cesedi bulması gibi çok çarpıcı bir deneyimle başladı ve daha sonrasında bunu genişlettim. Genişlettikçe işin içine o yoksul balıkçı Mustafa’nın hayatı, karısı Mesude’nin hikâyesi ve onların başlarına gelmiş olan büyük bir felaket, daha sonra da karşılaştıkları büyük sürpriz girdi” sözleriyle anlatan Livaneli, aileyi anlatırken onların hayatına dokunan; onların zihnini, psikolojisini, yaşamlarını, geçimlerini her şeylerini etkileyen olayların da romana girdiğini açıklıyor.
İnsanın tek başına, soyut, cam fanusun içinde yaşamadığını belirten Zülfü Livaneli, romanını yazarken de bunun her sayfada ve satırda okurun karşısına çıktığını ifade ediyor. “Hepimizi her şey etkiliyor. Çevre etkiliyor, haberler etkiliyor, doğa etkiliyor, doğa tahribatı etkiliyor, geçim derdimiz etkiliyor” diyen Livaneli, insanın bütün olarak ele alındığı zaman da yüzünü topluma çeviren romanların hikayesinin olgunlaştığını vurguluyor. Bu toplum içinde yaşadığından çevresinde yaşama dair unsurları görmezden gelemeyeceğini sözlerine ekleyen deneyimli isim, “Gündelik hayatımızda güzelliklerin yanı sıra zulüm de var. Kadın cinayetleri var, çocuk… O kelimeyi bile anmak istemiyorum, her türlü saldırı var. Şimdi ben bunlara gözümü kapatıp roman yazamam ki. Ben, dolmuş yolcularını mı yazacağım? Ya da içimin sıkıntılarını mı yazacağım?” diyerek Balıkçı ve Oğlu’nun gerçeklerden beslenen bir roman olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
edebiyathaber.net (7 Temmuz 2021)