Nisan Ayında Ayrıntı Yayınları okurlara özenli bir seçki sundu

Mayıs 2, 2024

Nisan Ayında Ayrıntı Yayınları okurlara özenli bir seçki sundu

Ayrıntı Yayınları’nın Klasik, Bilimkurgu, Tarih, Sanat ve Kuram ile İnceleme dizilerinden beş kitaplık bir seçki, Nisan 2024’te okurlarla buluştu.

Bir Delinin Hatıra Defteri – İvan İvanoviç’in İvan Nikiforoviç’le Kavgasının Hikâyesi

Yazar: Nikolay V. Gogol/ Çevirmenler: Serdar Arıkan, Fatma Arıkan Klasik
Aksentiy İvanoviç Poprişçin gerçekten de deli miydi? Bir devlet dairesinde kâtiplik yaptığına göre ona doğuştan deli denilemez, değil mi? Peki, onu sonradan delirten neydi? Ya Nikolay Vasilyeviç Gogol’ün devlet memurları ve delilere olan ilgisi nereden gelmekteydi? Sorular, sorular, sorular…
Bu eseri okurken hikâyenin yazılıp basıldığı yıl olan 1834’te Çarlık Rusya’sında toprak köleliğinin resmi olarak kaldırılmasına daha 27 yıl olduğunu bilinmelidir. O yıllarda modern anlamda sosyal sınıflar henüz oluşmamıştır, tüm Avrasya coğrafyasında olduğu gibi merkezi devlet çok güçlüdür ve toprağa bağlı köylüler, toprak beyleri, zanaatkârlar ve işçiler dışında sayısal olarak bu kesimlere nispetle önemsiz görünse de toplum içinde devlet memurları çok önemli bir konumdadır.
İşte Rus edebiyatının altın ve gümüş döneminde resmî olarak orduda, hükûmette ve sarayda görev ve rütbeleri Büyük Pyotr tarafından 1722 yılında belirlenerek 14sınıfa ayrılmış olan ve aynı zamanda soylu sayılan bu devlet memurlarının hikâyesi anlatılır çoğunlukla.
XIX. yüzyılın başından itibaren kahramanları unvan ve rütbe sahibi devlet memurları olan yüzlerce eser yazılmıştır Rus yazarlar tarafından. XIX. yüzyılın başında dünyaya gelen Gogol’ün hikâyelerinde başlayıp aynı yüzyılın ikinci yarısında dünyaya gelen Çehov’un hikâyelerinde yaygın olarak rastladığımız küçük devlet memurlarının yaşadığı sıkıntılar çoğunlukla trajikomik bir dille aktarılmıştır.
Okuyucu Bir Delinin Hatıra Defteri’nde insan psikolojisini etkileyen unsurların salt genetik ve bireysel olmadığının bilincine varır ve aynadaki o aklını yitirmiş adamın görüntüsünün arkasında toplumsal yapının aksaklıklarının gölgesini hisseder. Zaten eseri okuyan psikologlara ve psikiyatrlara göre de Gogol eserinde bir devlet memurunun deliliğini tarif etmeyi hedeflememiş esas olarak toplumsal ortamın ahlaki ve manevi sefaletini anlatmıştır.
43yıllık kısacık ömrünün sonuna doğru kendisi de akıl ve ruh sağlığını yitirmeye başlayan yazarımızın delilere yönelik ciddi bir ilgisi olduğu, eserini meydana getirmeden önce ruh ve sinir hastalıkları hastanelerini ziyaret ettiği ve bu alandaki doktorlarla görüştüğü de bilinmektedir.

Çingeneler

Yazar: Carter Scholz /Çevirmen: İpek Yardımcı Bilimkurgu
“Bilimkurgu öyküler ‘barok’tur çünkü onlar, ampirizmin entelektüel çocuklarıdır. Yani açıklama yapmaya ve sınırlı malzeme repertuarlarını bitirip tüketmeye eğilimlidirler.”
Bu kitap yazarın 2002’de yayımlanan “Radiance” üçlemesinden sonraki ilk büyük işidir. Yıldızlararası bir macera olan Çingeneler’in, geleneksel bilimkurgu atmosferini aşan hikâyesiyle kalp kırıklığı ve umudun çarpışmasına şahitlik ediyoruz.
“Aklıma Calvino, De Lillove David Foster Wallace geliyor… Scholz analitik, gerçekçi, edebi, hayali ve duygusal olanı birlikte dokuyor. ”

Boston Globe
Scholz’un yazını enerji, zekâ ve kara mizahla bezenmiş.”Publishers Weekly“Ülkede Scholz’un yazım tarzıyla eşleşebilecek başka bir yazar daha olduğundan şüpheliyim.”

Karen Joy Fowler
Yalnızca entelektüel açıdan kışkırtıcı değil, aynı zamanda duygusal olarak zengin, hatta doygun.

Washington Post Book World
“Ağırbaşlı, sürükleyici.

NewYork Times Book Review

Devrim – Bir Entelektüel Tarih

Yazar: Enzo Traverso /Çevirmen: Osman S. Binatlı

Tarih

Bu kitap on dokuzuncu ve yirminci yüzyıl devrimlerinin tarihini, başka bir çoğunun yanı sıra Marx’ın “tarihin lokomotiflerini”, Aleksandra Kollontay’ın cinsel açıdan özgürleşmiş bedenlerini, Lenin’in mumyalanmış bedenini, Auguste Blanqui’nin barikatlarını ve kızıl bayraklarını, Paris Komününün Vendôme Sütununu yıkışını da içeren bir “diyalektik imgeler” takımyıldızı oluşturarak yeniden yorumluyor. Marx ve Bakunin’den Luxemburg ve Bolşeviklere, Mao ve Ho Şi Minh’ten José Carlos Mariátegui, C.L.R. James ve Güney’in diğer isyankâr ruhlarına, dışlanmışlar ve paryalar olarak çeşitli devrimci entelektüel profilleri çizerek teorileri, onları ayrıntılandıran düşünürlerin varoluşsal güzergâhlarıyla bağlantılandırıyor. Ve son olarak, devrim ile komünizmin yirminci yüzyılın tarihini bu denli derinden biçimlendirmiş olan iç içe geçişini çözümlüyor.

“Parlak ve güzel. Artık bu kitap var, onsuz nasıl yapabilmişiz bilmek zor.”

China Miéville

“Anıtsal bir başarı ve günümüz solu için bir mihenk taşı olmalı. Karşısına çıkan zorlu tarihle yüzleşmeden kapitalizmin ötesinde bir gelecek inşa edemeyiz.”

Neil Vallelly, Jacobin

“Capcanlı bir üslupla yazılmış, çarpıcı ayrıntılarla ve keskin teorik iç görülerle dolu…”

Hannah Proctor, Radical Philosophy

“Yazar ile konunun mükemmel bir ortaklığı! Enzo Traverso siyasi tahayyülde devrimlerin kavramlarının ve imgelerinin zihin bulandıran varlığının ustalıkla ifade edilmiş bir değerlendirmesini bize sunmakla en yetenekli Marksist akademisyendir. Şaşırtıcı akademik uzmanlığı, çok sayıda son derece ilginç aktörün ve düşünürün yanı sıra on dokuzuncu ve yirminci yüzyıldan zengin bir malzeme dokusunu açığa çıkarmak üzere çarpıcı bir zarafetle sergileniyor. Devrim sofistike ve esnek yorumlarıyla anıtsal bir ilerlemedir; kitap aynı zamanda bir romancının anlatım gücü ve dramatik coşku konusundaki yeteneğiyle tamamlanan, ferahlatıcı derecede kesin, titizce derli toplu bir anlatım sanatında ustaca bir performanstır.

Alan Wald, H. Chandler Davis Collegiate Professor Emeritus, University of Michigan  

“Devrimlerin imgeleri üzerine bu parlak deneme, bu konudaki geniş tarih yazımsal yazında eş değeri olmayan biricik bir deneydir. Marx’tan, Troçki’den ve Walter Benjamin’den esinlenerek, geçmişi aydınlatan lambalar işlevi gören bir diyalektik imgeler montajı olarak inşa edilmiştir. Kendi kuşağının muhtemelen en yetenekli tarihçisi olan Enzo Traverso “evrensel meta şeyleşmesi ahtapotu” olarak adlandırdığı şeye karşı düşmanlığını gizlemiyor; geçmiş devrimleri idealize etmeden, bu büyüleyici ve heterodoks araştırma eserinde tarihsel deneyimin belleğini muhafaza etmek istiyor. Benjamin’i alıntılayarak: Geçmişin üzerimizde sahip olduğu iddiayı görmezden gelemeyiz…”

Michael Löwy

Ölü Yiyiciler – İnsan Yiyen Canavarlar Hakkında Mitler ve Hikâyeler

Yazar: Kevin J.Wetmore, Jr. / Çevirmen: Selin Kurugül

Sanat ve Kuram

…Bu kitaptaki canavarların ve tarih boyunca görülen yamyamlık vakaların da ortaya koyduğu üzere, bizler de besin zincirinin bir parçasıyız. Parçalara ayrılıp yenebileceğimiz, sindirilebileceğimiz ve dışkılanabileceğimiz gerçeğinden rahatsız oluyor ve bunu korkutucu buluyoruz. Böylece bunu wendigoların, hortlakların, aswangların ve diğer şeytani yaratıkların yaptığını hayal ediyor, onları kendimizden uzaklaştırıyor, bu durumu daha az gerçek kılıyor (ya da en azından başkasının başına geldiğini hayal ediyoruz, kendimizin değil) ve aynı anda da yamyam katilleri ünlü konumuna yüceltiyoruz (kendimizden uzaklaştırıyoruz). Yamyamlığın nadir olduğunu, hortlakların, aswangların ve wendigoların artık var olmadığını düşünerek rahatlıyoruz. Ancak diğer tüm ceset yiyiciler gibi, onlar da gölgelerde saklanıyor, geri dönmek ve korkularımızı körüklemek için fırsat kolluyorlar.

Dünya üzerindeki her kültürde, insan yiyen canavarlara dair anlatılara tanık oluruz. Grendel’den ortaçağda bir yamyam olan Sawney Bean’e; antik İran’daki gulyabanilerden Teksas Katliamı’na kadar, bu varlıkların insanları yediği her hikâye, evrensel ve bir o kadar da korkutucu nitelikler taşır. Bu kitapta Kevin J. Wetmore Jr., hortlaklar, yamyamlar, wendigolar ve insan etiyle ziyafet çekmeyi seven diğer varlıklar da dahil olmak üzere ölü yiyen canavarların tamamına yer veriyor. Mitolojiden başlayarak tarihe ve çağdaş popüler kültüre yönelen Wetmore, antik Yunan tanrılarının insanlarla beslenme hikâyelerinden, Tibet’teki gökyüzü cenazelerine; Zerdüştlükten modern toplumlardaki gerçek yamyamlık vakalarına kadar görünüşte insanlık dışı olan bu eylemleri inceleyerek Ölü Yiyiciler’de, ceset yiyenlerin bizlere insan doğası ve en derin korkularımıza dair pek çok şey öğretebileceğini ortaya koyuyor.

Wetmore, temel bir geridönüşüm niteliğinde olan yamyamlığın etkileyici hikayesini kaleme almış. Bir canlının kendi türünü yemesinin tabu olan bu tarihi, görmezden gelinemeyecek yada hafızalardan silinemeyecek bir enkaz niteliğinde. Eser iki boyutlu; yalnızca bizlerde kalıtsal olarak bulunan yenme korkusunu değil, aynı zamanda kendimizin de birer yamyam olma potansiyeline dair kaygımızı da irdeliyor. Yenip yutulması gereken bir tiksinti ziyafeti, huzursuzluk yaratan bir söylev.”

Del Howison, ödüllü editör, Dark Delicacies’in sahibi

Yaşamın Politikası – 21. Yüzyılda Biyomedikal, İktidar ve Öznellik

Yazar: Nikolas Rose /Çevirmen: Akın Emre Pilgir

İnceleme

Tıpalanı yüzyıllar boyunca anormallikleri tedavi etmeyi amaçladı. Bugün gelinennoktada ise normalliğin kendisi tıbbi değişikliklere açılmış durumda. Bedenlerle ve zihinlerle ilgili yeni bir moleküler anlayışla, temel yaşam süreçlerini moleküller, hücreler ve genler düzeyinde manipüle etmek için yeni tekniklerle donatılmış olan tıp, şimdi gözünü insanın tüm yaşam süreçlerini değiştirmeye dikmiş görünüyor. Elinizdeki eser de tıbbın, insan yaşamının ve biyo-teknolojinin yaygın bir biçimde politikleşmesine yol açan yaşam bilimleri ve biyo-tıptaki son gelişmeleri masaya yatırıyor.

Popüler bilimin abartılı sözlerinden ve sosyal bilimin karamsar çıkarımlarından kaçınan Nikolas Rose, genom bilimi, sinir bilimi, farmakoloji ve psiko-farmakolojideki gelişmeleri ve bunların ırksal politikaları, suçun denetlenme biçimlerini ve psikiyatriyi nasıl etkilediğini inceleyerek çağdaş moleküler biyo politikayı tüm ayrıntılarıyla analiz ediyor. Rose, biyotıbbın bir iyileştirme pratiğinden hayatın yönetimine nasıl dönüştüğünü, nasıl hastalıklardan çok hastalıklara yatkınlıkları tedavi etmeyi vurgular hale geldiğini, hasta anlayışımızdaki değişimi, yeni tıbbi aktivizm biçimlerinin ortaya çıkışını, biyo-sermayenin yükselişini ve biyo-iktidardaki dönüşümleri ele alıyor. Bu gelişmelerin her biri olduğumuzu sandığımız ve olmak istediğimiz kişiler için hayati sonuçlar barındırdığından, elinizdeki okuma zengin bir kaynak niteliği taşıyor.

edebiyathaber.net (2 Mayıs 2024)

Yorum yapın